22 Ocak 2017 Pazar

Bazen ve her zaman; hamilelik kafası

Herkese merhaba. Yine çok uzun ara verdim biliyorum ama kafam o kadar dolu ki yazmak içimden gelmiyor. Bebek için aldığım mavili bir defter vardı,güya onu bebekle ilgili düşüncelerimle falan dolduracaktım ama günlük oldu, bu ara hep ona yazıyorum. Bebekle ilgili olmayan her şey içinde. Bu da böyle bir hamilelik kafası olsa gerek!

Artık yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Ama sanırım en zor kısmı da burası. Normal doğum öngörüldüğü için şu anda, beklemekten başka bir seçenek yok. Böyle her an doğurabilecek olmak da ayrıca bir stres bence. Tamam her şeyin doğalı güzel falan ama bir yandan içimdeki küçük şeytan sezeryan yapıp geçseydin demiyor değil! Bakalım göreceğiz yaşayarak. Şu sıra koca göbek olarak dolaşıyorum evin içince. 38. haftayı sürüyoruz. Aklım hep dışarlarda. Geçen gün çarşıda bir teyze ayy kızım sen yakında doğurursun dedi kadın panik oldu beni dolaşırken görünce:) Ben de korkuyorum ama yine de dolaşmama engel olamıyor bu hissiyatım. Nasılsa her şey olacağına varıyor öyle değil mi? Örneğin 4 gündür evdeyim ve şimdiden darallar geçirmek üzereyim, bebekli günlerin ilk zamanlarında ne yapacağım çok merak ediyorum.

Bazen sinirli oluyorum herkese ve her şeye, çoğunlukla pamuk gibi olduğumu söyleyebilirim. Bir de geçen değişik bir sancı geldi diye oturdum ağladım, heyecan oldum. Oysa bu daha hiç bir şey biliyorum. Etrafımdakilere nadiren rahatsızlık veriyorum sanırım, yani bu bile başarı bence hormonlar tavan yapmışken. Bir ara hep ağladım, bir ara da devamlı uyudum. Gözlerim kapalı olmasa da içimin uyuduğu zamanlar da oldu. 10 senelik evli olmamıza rağmen hala erken çocuk yapmışız gibi geliyor komik bir şekilde. Bunu uzun zamanımızı Cezayir'de gurbette ve mahrumiyette geçirmemize bağlıyorum. Hamile kalana kadar geçen süre de benim o içimdeki tatmini sağlayamadı. Çünkü yabancı bir şehre alışmam da uzun sürdü, tam alıştım öğrendim derken bebek araya girince de hoop her şey yine değişti. Bu yüzden biraz aptallamış olabilirim. 

Cezayir'i özlüyorum. Her zaman değil elbette ama çoğunlukla. Havasını, doğasını, oradaki yalnız anlarımızı ve aylaklığımı zı özlüyorum. Daha az para harcıyor olmayı özlüyorum. Bu memlekette sokağa adım atmak demek saç saç paraları yapmak demek. Elektrik, su, internet paraları da cabası. Hele bebek ve hamilelik piyasasına hiç değinmiyorum her şey abartı. Yine de ay ben istemem çok şey yapmam öyle dememe rağmen aklımın kaldıklarını bir baktım yapıyorum. Sonuçta ilk bebek, insan heves ediyor elbette. Bu işlerin çok b.kunun çıktığını düşünüyorum, kararında bırakmak, bırakabilmek lazım. 

Daha ne yazabilirim emin değilim. Cezayir ile ilgili çok şey yazamamama rağmen elimden geldiğince halen soruları yanıtlamaya, mesajları cevaplamaya gayret gösteriyorum. İnsanların kafalarında biliyorum ki gidilecek yer farklı bir coğrafya söz konusuyken endişe tavan yapmış oluyor. Bir karşılaştırma yazısı da yazacaktım ama fırsat bulamadım. Yani kalmak ve gitmek ile ilgili, gurbet ve memleket ile ilgili. Pek içimden de gelmedi. Belki bir ara içim kıpırdanırsa yine yazarım. 

Herkes bebek olduktan sonra şunu zor yaparsın yok bunu yapamazsın diyor, öyle insanları dinlememeye ve etrafımda tutmamaya çalışıyorum çünkü sinirimi bozuyorlar. Olumsuz söylemler beni deli ediyor. Ama neyse ki bana her şeyin güzel olacağını söyleyen, dilediğim şeyleri yine yapabileceğimi anlatan güzel insanlar da var etrafımda. İnsanlar minicik bebeklerle dünyayı dolaşıyorlar, ben de kendimi istediklerime odaklanabilmek hususunda telkin etmeye çalışıyorum çünkü tam tersini düşünmek strese ve sıkıntıya sokuyor. 

Bizden haberler bu şekilde. Annem bir süredir yanımızda. Onun burada olması pek iyi oldu, bana yardımcı oluyor. Artık son zamanlar olduğu için yemek falan yaparken zorlanıyordum, hemencik yoruluyorum. Yani demem o ki etrafta yardım edecek birilerini olması güzel. 


Bakalım bizi neler bekliyor. Yakında yine yazarım. İnşallah bundan sonra daha sık hatta hep ama hep yazarım, hem de kafam dağılmış olur. Benim için iyi dileklerde bulunun lütfen. 

Sevgiler